AB, Binalarda Enerji Performansı Direktifi’nde Revizyonlar Planlıyor

Binalarda enerji kullanımının azaltılmasına yönelik AB çapında Binalarda Enerji Performansı Direktifi (EPBD) üzerinde varılan anlaşmanın, konutlarda ve diğer binalarda ısıtma ve soğutma çözümlerinin sürdürülebilirliğine yönelik baskıyı artırması bekleniyor.
Avrupalı HVAC-R uzmanlarını temsil eden bir kuruluş, soğutma sektörünün Binalarda Enerji Performansı Direktifi'nde yapılması planlanan revizyonların karşılanmasında hayati bir role sahip olduğunun altını çizdi.
Avrupa iklimlendirme, soğutma ve ısı pompaları endüstrilerini temsil eden Avrupa Enerji ve Çevre Ortaklığı EPEE, hem yeni hem de mevcut binalar için yeni standartların ana hatlarını belirlemeyi amaçlayan direktif üzerinde bu ay varılan bir anlaşmanın, ısıtma ve soğutma sistemlerinde fosil yakıtların kullanımını 2040 yılına kadar tamamen sona erdirmeyi amaçladığını bildirdi. Hayati önem taşıyan bina hizmetlerinin çevresel etkilerini ele almak için önerilen değişiklikler, bir dizi taahhütten sadece birisi. EPEE, Avrupa Komisyonu'nun AB vatandaşları tarafından tüketilen enerjinin yüzde 80'inin binalarda soğutma, ısıtma ve sıcak su işlevlerinin sağlanmasında kullanıldığını tahmin ediyor.
EPBD revizyon önerilerinin bir başlığı, 2030 yılına kadar AB evlerinin ortalama birincil enerji kullanımında yüzde 16'lık bir azalma sağlanmasını içeriyor. Planlanan bu azaltımların yarısından fazlasının, en az verimli veya en kötü seviyedeki enerji tüketiminin kısılmasından kaynaklanması bekleniyor. 
EPEE Genel Müdürü Russell Patten, EPBD revizyon tekliflerini sonuçlandırmak için üçlü görüşmeler sonrasında varılan anlaşmanın, karbon emisyonlarını ele almanın önemi konusunda bina mühendisliği ve enerji sektörüne güçlü bir sinyal gönderdiğini söyledi.
“Tasarruf” kavramı, “verimlilik” kavramının altında ezildi gibi görünüyor
Tüm bu yasal revizyonlar, enerji verimli sistemlerin yaygınlaşmasını, karbon emisyonlarının azaltılmasını ivmelendirecek gibi görünse de çok bilindik bir konuyu da unutturmamalı: “Tasarruf” kavramı, “verimlilik” kavramının altında ezildi gibi görünüyor. Sadece enerjide değil hayatın her alanında “verimlilik” kavramının önemi tartışılamaz, ancak enerji ve su gibi yaşamsal kaynakların kullanımında tüketim gereksiniminin azaltılması da hâlâ önemini koruyor. Eskiden bazı kamusal yapılarda aydınlatma anahtarlarının yanında “Lüzumsuzsa söndür!” yazardı. Şimdi bu sorumluluğu sensör teknolojilerine devretmiş görünüyoruz. Oysa “tasarruf” bir bilinçti, “israf” görgüsüzlüktü ve öyle de kalmalıydı. Tabi ki gelişen teknolojiler, enerji tüketimini azaltacak ürünleri yaşamın hizmetine sunarak “tasarruf” da sağlayacak. Ama bu, artık “tasarruf bilincine” ihtiyacımız kalmayacağı anlamına gelmeyecek. Evet, dijitalleşme, IoT teknolojileri pek çok kolaylıklar ve iyileştirmeler getirecek, ancak siber güvenlik de mücadele alanı haline gelecek. 2024’te beklenen güneş patlamaları veya diğer internet kesintileri riskleri kâbusumuz olabilecek. Özetle kaynaklarımızı “idareli kullanmak” önemini büsbütün yitirmeyecek.
Tüm insanlık için 2024’ün umut, adalet, esenlik ve iyilik getirmesini diliyoruz.
TESİSAT MARKET